Her gün yeni bir dolandırıcılık metodu ile karşılaşmakta ve aldatma yetisi gittikçe artan dolandırıcılık vakalarına maruz kalmaktayız. Ne yazık ki, bu metodlara bir yenisi daha eklendi ve bir adli yargı birimi olan icra daireleri de dolandırıcılıkta araç olarak kullanılmaya başlandı. Artık dolandırıcılar; esasında hiçbir borcu olmayan mağdurlar aleyhine icra dairelerinde asılsız icra takipleri başlatmakta ve onların süreçle ilgili bilgisizliğinden yararlanarak haksız kazanç elde etmektedirler.
Peki, Süreç Nasıl İşlemekte?
Dolandırıcılar öncelikle aleyhlerine sahte icra takibi başlatacakları mağdurun kimlik ve adres bilgilerini ele geçirmektedirler. Bu anlamda kimlik bilgilerinizi hiç kimseyle paylaşmamak adına temkinli olmalı ve gelen her e-posta ve telefona şüpheli yaklaşmalısınız. Özellikle kendisini polis şeklinde resmi kurumdan arıyor gibi tanıtarak sizden birtakım bilgilerinizi isteyenlerle hiçbir şekilde bilgi paylaşımı yapmayınız.
Dolandırıcılar ikinci adım olarak, kimlik ve adres bilgilerini ele geçirdikleri ve hakkında herhangi bir borç olmayan mağdur hakkında, icra dairesi kanalıyla ilamsız icra takibi başlatmaktadırlar. İlamsız icra takibinin başlatılabilmesi için herhangi bir mahkeme kararı, belge, senet veya fatura gerekli olmamakla birlikte, dolandırıcılar için 50-150 lira arası bir miktar harç yatırılması yeterli olmaktadır. Dolandırıcılar, başlattıkları icra takibinde genelde 300-2000 arası bir tutar talep etmekte ve mağdur olarak daha çok yaşlı kesimi hedef almaktadırlar.
Ne yapılmalı?
Başlatılan icra takibi sonucu ödeme emri tebliğ alan mağdur; “alacaklıyı tanımıyorum, bir yanlışlık var, benim böyle bir borcum yok” diyerek icra dairesinden gelen ödeme emrini dikkate almamakta ve durumdan habersiz bir şekilde hakkındaki borcun kesinleşmesine sebebiyet vermektedir.
Böyle bir durumda ödeme emrini tebliğ alan mağdurların 7 (yedi) gün içerisinde icra müdürlüğü nezdinde itiraz etmesi gerekmektedir. İtiraz edilmezse mağdur borcu kabul etmiş sayılmakta, takip kesinleşmekte ve akabinde ise haciz işlemi başlatılmaktadır. İtiraz etmeyen veya süreyi kaçıran mağdurun bu durumda borçlu olmadığının ispatı için mahkemede menfi tespit davasını açması gerekecektir. Fakat icra takibinden sonra açılan menfi tespit davası takibi durdurmamakta, mahkemenin takdir edeceği en az %15 tutarında bir teminat ve borcun gecikmesinden doğan zararların karşılanması suretiyle, tahsil edilen paranın alacaklıya geçmemesi yönünde bir tedbir kararı alınabilmektedir. Uygulamada en az %15 tutarında bir teminat ile paranın alacaklıya ödenmesine mani olunsa da, icra takibi devam etmekte, alacaklı haciz ve satış işlemlerini uygulayabilmektedir. Bu noktada takibin durdurulması için; tartışmalı olmakla birlikte Yargıtay içtihatları ve uygulamada kabul gören görüş; borcun tamamının depo edilmesi gerektiğidir. Bir başka deyişle menfi tespit davası sırasında borcun tamamının depo edilmesi halinde, artık alacaklının haciz ve satışta hukuki yararı kalmayacağından haciz ve satış işlemlerinin yapılamayacağı kabul edilmektedir. Böylesine zorlu süreçlere maruz kalmamak adına borca itiraz edilmesi ve süresinin kaçırılmaması oldukça elzemdir.
Süresinde itiraz yapılması durumunda ise mağdur hakkında yapılan icra takibi durmaktadır. Takibin mağdur aleyhine devam edebilmesi için ise dolandırıcıların itirazın iptali davası açması gerekmektedir. Oysa dolandırıcılar, gerçek bir alacakları olmadığından ve bu olguyu ispat edemeyeceklerinden ve üstelik deşifre olmak istemediklerinden dolayı dava açamayacaklardır.
Dolandırıcıların, “ 20 icra takibinden 5’ine itiraz edilmez” mantığıyla ve çok dikkat çekmemek için genelde 300-3000 lira arası bir miktar üzerinden icra takibi başlatması da göze çarpan başka bir husustur. Zira bu şekilde davranarak, yargı süreçleriyle uğraşmak istemeyen mağdurlar üzerinde sonuç almaktadırlar. Gerçekten de çoğu vatandaş özellikle cüzi bir miktar söz konusu olduğunda “ödeme yapayım, dosya kapansın” diyerek borçlu olmadıkları halde ödeme yapmaktadırlar. Tüm bu yıldırma politikası dolandırıcıların amaçlarına ulaşmalarını sağlamaktadır.
Dolayısıyla böyle durumlara mahal vermemek ve borçlusu olmadığınız parayı ödememek için başta kimlik bilgilerinizi kimseyle paylaşmamanız, olmayan borç için icra takibiyle karşılaştığınızda süresinde itirazda bulunmanız ve ayrıca eş zamanlı olarak cezai süreci başlatmak adına suç duyurusunda bulunmanızı öneririz.
TÜSODER Hukuk Komisyonu Üyesi
Av. N. Selen AGİN