Diyabetik Hastalar Hangi Durumda Hastaneye Başvururlar?

     E.Hormonal-endokrin-elektrolit bozuklukları

  1. Şeker hastalığı (Diyabetes mellitus)

Triaj kategorisi: KIRMIZI, SARI VEYA YEŞİL

 

– Şeker hastalığı (Diyabetes mellitus, DM) nedir?

DM karın orta-arka-üst bölgesinde yer alan pankreastaki adacık hücrelerinin işlevini yitirmesi sonucunda ortaya çıkan kronik bir rahatsızlıktır. Bu hücreler insülin salgılarlar ve bu hormon kandaki şeker (glukoz) parçacıklarının hücrede yakılarak enerjinin kullanılabilmesini sağlar. Yeterli insülin olmadığında glukoz yerine yağ asitleri ve diğer kaynaklardan enerji elde edilmeye çalışılır, bu da kan pH’ının asit tarafa kayması ve elektrolit bozuklukları, su eksikliğine yol açar. Uzun dönemde kanda şekerin yüksek seyretmesi kılcal damarlar ve sinir yapılarında ilerleyici bozulmaya neden olur. Böbrek, göz, beyin ve kalbin küçük damarları doğrudan etkilenir. Tip 1 DM’de küçük yaşta veya doğuştan etkilenme görülürken Tip 2 DM’de orta yaş ve sonrasında çoğunlukla kalıtsal geçiş ve çevresel etmenlerle hastalık ortaya çıkar. Toplumumuzda %8-10 gibi büyük bir sıklığa sahiptir.

Diyabetik hastalar hangi durumda hastaneye başvururlar?

DM’li hastaların bağışıklık sistemi zaman içinde zarar gördüğünden zatürre, idrar yolu enfeksiyonu, kalp krizi, felç, göz problemleri gibi birçok hastalığa daha fazla eğilim gösterirler ve bunları daha ağır atlatırlar.

Bazı hastalarda hiç başka bir sorun olmaksızın şeker düzeyinin yüksekliği (pür hiperglisemi) saptanırken şeker koması (diyabetik ketoasidoz) bulunan hastalar yaşamsal sıvı eksikliği, enfeksiyon gibi sorunlar nedeniyle acil ve yoğun bakım tedavisi almalıdır.

DM olgularının önemli bir özelliği de sinir hasarı (otonom nöropati) sonucu ağrılarını diğer hastalar gibi hissedemediklerinden bazı durumlarda hastaneye geç başvurmalarıdır. Öyle ki, kalp krizi, miyokard enfarktüsü olguları bile ağrıyı tanımlayamayabilir, bu nedenle daha şiddetli kriz geçirirler. Yine el ve ayaklarındaki küçük yaralar iyileşmeyip enfeksiyonlar sonucu ciddi bir sorun haline gelir. Böbrek ve göz damarlarındaki hasar nedeniyle de böbrek yetmezliği ve görme kaybına eğilimlidirler.

– DM olgularının durumunu anlamak için testler yapılabilir mi?

Fizik muayene ve öykü büyük oranda hekimi tanıya yaklaştırsa da kesin tanı bunlardan sonra bazı yardımcı testler ve bazen de klinik izlemle konabilecektir. Bu yüzden çok kısa süre içinde doğru tanıya ulaşılamayabilir.

DM’li hastanın geliş nedeni ve fizik muayenesine göre değişmekle birlikte, elektrokardiyografi (EKG), akciğer filmi, kalp enzimlerini de içeren bazı biyokimyasal testler, kan gazları, idrar bakısı istenecek testler arasındadır. Her olguda mutlaka bakılması gereken bir test grubu yoktur, hekiminiz bunları hastanın yaşına, önceki hastalıklarına, risk durumuna göre isteyecektir. Bazı testlerin tekrarlanması gerekebilir.

– Acil serviste DM nasıl tedavi edilir?

Sadece kan şekeri yüksekliği (pür hiperglisemi) saptanan olgularda normale yakın düzeye düşürülmesi yeterli olabilir, bazen yalnız sıvı verilmesi ile yada insülin ile bu başarılır.

Diyabetik ketoasidoz yada şeker koması saptanan olgularda ise altta yatan nedenin (zatürre, böbrek enfeksiyonu, kalp krizi, susuzluk gibi) tedavisi önceliklidir. Bu olgularda asidoz, elektrolit bozuklukları, su eksikliği de acilen tedavi edilmelidir. Bu tedaviler acil serviste başlanmakla birlikte hastaneye yatışla, çoğunlukla yoğun bakım koşullarında devam ettirilir.

DM ve tedavisi konusunda eğitim hasta yönetiminin önemli bir parçasıdır. Oral antidiyabetikler (şeker hapları), insülin ve diğer ilaçların kullanımının yanında enfeksiyonlardan korunmak için ayak bakımı, göz kontrolleri, böbrek hasarı gelişimine yönelik uyarıların (idrar miktarı, rengindeki değişiklikler) yapılması önemlidir.

-Hastaneden/Acil servisten taburcu edilen DM olgusunun tekrar başvurması hangi durumlarda uygundur?

Kan basıncı değişiklikleri, göğüs ağrısı, ileri derecede halsizlik, bilinç bozukluğu, baygınlık, geçmeyen yaralar özel dikkat gerektirir. Bu şekilde beklenmedik kötüleşme görülen olgular zaman geçirmeden tekrar başvurmalıdır. Endokrinoloji/dahiliye poliklinik kontrollerine gelinmesi de izlemde yaşamsal önem taşır.

Prof. Dr. Özgür KARCIOĞLU

Acil Tıp Uzmanı

TÜSODER Yönetim Kurulu Üyesi

 

 

Paylaş

Bir cevap yazın

*