15 Mart 1962 tarihinde ABD başkanı Kennedy’nin “Tüketici Hakları” demesiyle ortaya çıkmış ve nihai halini Birleşmiş Milletler’in kararıyla alarak, 15 MART DÜNYA TÜKETİCİ HAKLARI GÜNÜ olarak ülkemizde olduğu gibi dünyanın birçok ülkesinde kabul görmüştür.
Evrensel tüketici hakları; temel gereksinmelerin karşılanması hakkı, sağlık ve güvenliğin korunması hakkı, ekonomik çıkarların korunması hakkı, bilgilendirilme hakkı, eğitilme hakkı, tazmin edilme hakkı, temsil edilme hakkı, sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı olarak sekiz başlık altında toplanmaktadır.
Bu haklara kısaca değinecek olursak: Temel gereksinmelerin karşılanması hakkı; beslenme, barınma, ısınma, aydınlanma, içecek su bulma, ulaşım ve haberleşme gibi tüketicilerin temel haklarıdır.
Sağlık ve güvenliğin korunması hakkı; tüketiciye sunulan her türlü mal ve hizmetin yaşam ve sağlık açısından tüketicilere zarar vermeyecek kalite ve nitelikte olmasını ifade eder.
Ekonomik çıkarların korunması hakkıile reklamlar, kapıdan satışlar, kredili ve taksitli satışlar, haksız şartlar içeren sözleşmeler, tüketici kredileri, satış sonrası hizmetler, fiyatlar, çeşitli kamu hizmetleri gibi konularda tüketicilere daha iyi ve uygun koşullarda mal ve hizmet sunulması ifade edilir.
Bilgi edinme hakkı: Bu hak kapsamında mal ve hizmetlerin özellikleri, kullanım, bakım koşulları ile tehlikeleri ve risklerine ilişkin tüketicilerin doğru ve eksiksiz olarak bilgilendirilmesi gerekmektedir.
Eğitilme hakkı:Tüketicinin mal ve hizmetleri satın alma ve kullanma becerisini geliştirmek, üretim ve bölüşüm şartlarının sorgulanmasını sağlamak, bir bütün olarak çevre bilincini oluşturmak, üretimin olduğu gibi tüketiminde niteliğini belirleyen ekonomik ve toplumsal tercihlerde taraf olmayı öğretmektir.
Tazmin Edilme Hakkı: Ayıplı malın geri alınması, değiştirilmesi, ayıplı hizmetin yeniden görülmesi vb. gibi ayıpların ve neden oldukları her türlü maddi, hukuki ve ekonomik zararların karşılanmasıdır.
Temsil edilme hakkı: Tüketicilerin haklarını alabilmeleri ve koruyabilmeleri için bir araya gelerek güç birliği oluşturabilmeleri, hak ve çıkarlarıyla doğrudan ya da dolaylı olarak kendilerini ilgilendiren yasal, idari, teknik, ticari, ekonomik, sosyal ve politik her konuda düşünce ve görüşlerini belirtebilmeleri, çeşitli kuruluşlarca alınan kararlara örgütleri aracılığı ile katılabilmeleridir. Tüketici dernekleri buna en güzel örnektir.
Sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı: Sağlık şartlarına uygun, ekolojik dengenin bozulmadığı, temiz hava, yeterli ve temiz su, daha çok yeşil alan, sağlıklı ve kaliteli alt yapı hizmetlerinin bulunduğu bir yaşama ortamının tüketicilere sunulmasıdır.
Ülkemizde evrensel tüketici hakları öncelikli olarak Anayasamızın 172. Maddesinde yer bulmuş olup; devlete tüketicileri korumak açısından görev ve sorumluluklar yüklemektedir. Bu bağlamda ilk olarak 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun 1995 yılında yürürlüğe girmiş olup, uygulamada yaşanan sorunlar nedeniyle yeterli verim alınamamıştır.
28 Mayıs 2014’ten beridir yürürlükte olan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ise çok daha iyi bir şekilde hazırlanmış ve tüketicilerin daha yüksek standartlarda korunmasını sağlamıştır. Nitekim 1. Maddesinde Evrensel Tüketici Haklarına atıfta bulunulmuş, doğru bir başlangıç yapılmıştır. Anılan maddede: “…tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarını koruyucu, zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı, tüketiciyi aydınlatıcı ve bilinçlendirici önlemleri almak, tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini özendirmek ve bu konulardaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmeleri teşvik etme…” denilerek yukarıda belirttiğimiz Evrensel Tüketici Haklarından açık bir şekilde bahsedildiği görülmektedir.
TÜSODER (Tüketici Sorunları Derneği) olarak “Tükenmemek için TÜSODER” sloganımızda belirttiğimiz gibi bahsettiğimiz haklara uygun olarak bilinçli tüketimi desteklemekte ve halkı bu konuda uzun zamandır bilinçlendirmeye çalışmaktayız. Zira son zamanlarda maalesef insanlığın kanayan yarası bilinçsiz, aşırı tüketim olmuştur. İnsanoğlu pazarlama ve kapitalleşmenin etkisiyle her gün daha çok tüketmeye teşvik edilmekte, büyük şirketlerin parasal çıkarları uğruna insanlığın geleceği ve evren tehlikeye atılmaktadır. Dünyanın kısıtlı olan kaynakları bilinçsizce ve çok daha hızlı bir şekilde tüketilmektedir. Bunun yanında tüketim hırsıyla doğaya, çevreye verilen zararlar ise geri döndürülemez boyutlara ulaşmıştır. Küresel ısınmanın etkileri artık gözle görülür olmuş, büyük çaplı doğan felaketler daha sık görülmeye başlanmıştır. Zaman zaman iyiniyetli girişimlerle bu bilinçsiz tüketime engel olunmaya çalışılsa da halen nihai sonuca ulaşılamamıştır. Dünya için tehlike bilinçsiz tüketim ve kaynakların verimsiz, orantısız kullanımı nedeniyle her geçen gün artmaktadır.
Bu zararların azaltılması ise yine bahsettiğimiz gibi tüketicilerin birer birer bilinçlendirilmesiyle, hakları, görev ve sorumluklarının anlatılmasıyla mümkün olabilecektir. Bilinçli olan tüketici, gereksiz tüketim nedeniyle dünyaya verdiği zararın farkında olacağı gibi, kendi haklarını da genellikle kendisinden daha güçlü konumda duran şirketlere karşı en üst düzeyde koruyabilecektir.
Dünya Tüketici Günü’nün önemi de buraya ortaya çıkmaktadır. Artık evrensel bir tanınırlığı olan bugünün yazılı ve görsel medyada daha çok ve amaca uygun şekilde yer almasıyla tüketici bilinçlendirilmeli, haklarından haberdar edilerek kendisinin ve hayatını sürdürdüğü doğasının kötüye kullanılmasının engellenmesi sağlanmalıdır.
Nitekim dernek olarak da tüketiciler yararına yaptığımız çalışmalar çoğu zaman amacına ulaşmaktadır. Özellikle Hesap İşletim Ücreti konusunda yaptığımız başvurunun olumlu sonuçlanması ulusal olarak ses getirmiş ve birçok tüketicinin bilinçlenmesini, haklarını daha çok merak ederek bu alana yönelmesini sağlamıştır. Yapılan istatistiklere göre ülkemizde en çok hesap işletim ücretleri ve dosya masraflarından şikayetçi olunmuştur.
Görüldüğü üzere tüketicilerin bilinçlendirilmesi, haklarının neler olduğu hakkında bilgilendirilmesi büyük önem taşımakta olup, yarattığı farklar olumlu bir şekilde görülmektedir. Bu yüzden 15 Mart Dünya Tüketici Gününün de önemine uygun olarak değerlendirilmesi, tüketicilerin daha fazla bilinçlendirilmesi yaşam standartlarının artması ve çevre sağlığı açısından önem arz etmektedir.
Av. Serkan KARA
TÜSODER Genel Başkan Yardımcısı