Şarbon: Günümüzün, eski çağlara ait hastalığı

Prof. Dr. Özgür Karcıoğlu

İstanbul Eğitim ve Araştırma Hst.

[email protected]

– Şarbon nedir?

Şarbon (antraks), enfekte otobur hayvanlarla ya da bunlara ait et ve diğer ürünler ile temas sonucu insanlara bulaşan bir enfeksiyon hastalığıdır. Otobur hayvanlar hastalığı sporlarla kirlenmiş topraktan alırlar. Etkeni bir bakteri olan Şarbon basilidir. Sporları soğuk, ultraviyole ışınları, asidik-bazik ortam ve dezenfektanlar ile kolayca ölmez. 140 derecede 30 dakikada, 180 derecede 2 dakikada ölürler.

  • Adı nereden gelir? Yunanca’da kömür anlamındaki “anthrakis” sözcüğü Latince adının kaynağıdır. Türkçeye geçen Şarbon ise Fransızca siyah, kömür rengi anlamına gelen ‘Charbonne’ sözcüğünün okunuşudur.
  • Formları nelerdir? İnsanda antraksa ilişkin en ciddi formlar akciğer (inhalasyon) ve barsak (intestinal) şarbonu olarak görülür. Sadece deri lezyonu ile görülen cilt şarbonu ise hafif formudur. Antraks öncelikle çiftçi, çoban gibi hayvanlarla yakın temastaki kişilerin hastalığı olarak biliniyorsa da hayvancılıkla uğraşan gelişmekte olan ülkelerde önemli bir sağlık sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır.
  • İnsandan insana bulaş var mıdır? Evet, ancak sadece cilt şarbonu için olasıdır.

Şekil 1 A, B ve C. Şarbona ait farklı günlerde ortası çökük, ülserasyonlu cilt lezyonları.

 

Şekil 2. Güney Afrika’da Şarbon hastalığından öldüğü anlaşılan bir aslan. Kanlı köpüklü balgam ve yüzde belirgin ödem.

Hastalık kimlerde görülür; özellikleri nelerdir? Şarbon hemen her yaşta görülür. En sık el ve kollarda olsa da vücudun hemen her bölgesinde ortaya çıkabilir.

Hastanın yaşı, bağışıklık sistemi, sigara içimi, kullandığı ilaçlar ve diyabet, KOAH gibi yandaş hastalık olup olmadığı hastalığın gidişini doğrudan etkiler.

Hastalarda sıklıkla kontamine hayvan ürünleri ile karşılaşma öyküsü vardır, bunlar içinde kıl, yün gibi dokuma endüstrisi ürünleri ön plandadır. Endüstriyel kaynaklı şarbon, bakteriyle temas etmiş yün, post, kıl gibi hayvansal ürünlerin işlenmesinde cilt teması ile cilt şarbonu şeklinde görülür. Ancak daha önemli hasta grubu solunumla alma ile akciğer şarbonuna yakalananlardır. Veterinerlik kontrolünde hayvansal ürünlere uygulanan dekontaminasyon işlemleri ile risk oldukça azalmıştır.

Tanı için hekimin öncelikle bu hastalıktan şüphelenmesi gerekir.

Cilt şarbonu: Genellikle temastan sonra 2-3 gün içinde bulgular görülür. Bu cilt lezyonları ilk evrede kaşıntılı bir makül ya da papül olsa da hekime başvuru genellikle ileri evrede olur. durumda  siyah, kömüre benzer  renk alan yaralar tipiktir. Makül ya da papül günler içinde genişleyerek üzerinde su dolu kabarcık (vezikül) oluşur. Vezikül sıvısı yine günler içinde koyulaşarak mavi-siyah renk alır. Vezikül içi sıvı boşalınca ortası siyah, ölü hücreler nedeniyle çökük bir yara (ülser)  görülür. Bu yara kuruyarak, kabuk altında skar (iz, nedbe)

bırakarak düşer. Bu lezyona malign püstül deriz.

Akciğer şarbonu: İnhalasyon (solunum) antraksının klinik gidişi sinsi başlayan grip benzeri semptomlardan günler içinde solunum zorluğu, hipotansiyon ve kanamalara kadar dramatik bir ilerlemeyi içerir. Alımdan 1-6 gün sonra ilk belirtiler görülmeye başlar.

İnhalasyon antraksının klasik klinik bulguları iki evrede incelenir. İlk evrede nonspesifik semptomlar, ateş, solunum zorluğu, öksürük, baş ağrısı, kusma, halsizlik, karın ve göğüs ağrısı görülür. İkinci evre ise ateş, solunum zorluğu, hipoksemi, ve siyanoz ile hızla ilerler, sonuçta 24-36 saat içinde şok ve ölüm kaçınılmazdır. Göğüs grafisinde plevral efüzyon, mediasten genişlemesi ve lemfadenopati tanıya yardımcıdır. Belirtiler başladığından sonra 48 saat içinde tedavi verilmeyen olgularda ölüm oranı çok yüksektir.

Olguların yarısında antraks menenjiti ortaya çıkar.

Mide-barsak (Gastrointestinal Sistem, GİS) şarbonu: Sporların GİS’te tutunması sonrası gelişir. Ağız-yutak kısmını tuttuğunda bölgede ülserler, lenfadenopati, ödem ve sepsis görülür. Barsak (ileum-çekum) yerleşiminde bulantı, kusma kanlı ishal, apandisiti taklit eden defans gelişimi ile akut batın ya da ateşle birlikte sepsis tablosu ortaya çıkar ve tedavi edilmediğinde öldürücü olabilir.

  • Şarbon tanısında laboratuar ve görüntüleme testleri yapılabilir mi?

Tanı çoğu zaman muayene ve öykü ile ampirik olarak konabilirse de doğrulama için testler anlamlı bulgular verebilir. Kan lökosit (akyuvar) sayısında artış, sedimentasyon ve CRP artışı görülebilir. Tanıda en yararlı test 1 gün içinde üreme olabilen kan kültürleridir. Ultrasonografi veya tomografi ile ayırıcı tanılar, abse oluşumu ve yabancı cisim varlığı dışlanabilir. ELISA’da serumda 1/32 titrede pozitiflik tanıyı destekler. Deri lezyonlarında, kan, dışkı veya balgam örneklerinde çalışılırsa tipik gram (+) çomakların görünümü tanıya götürür.

– Şarbon nasıl tedavi edilir?

Şarbon sıklıkla antibiyotik kullanmanın gerekli olduğu hastalıklardan biridir. Şarbon tedavisinde penisilinler yüzyılı aşkın süredir ilk seçenekteki yerini korumaktadır. tetrasiklin grubu ve kinolon grubundan siprofloksasin de uygundur. Bunlar akciğer şarbonunda penisilinden önce de verilebilir. Tedavi 60 güne kadar önerilmektedir.

Gebe ve çocuklarda penisilinler ön plandadır.

Genellikle ağızdan kullanılan antibiyotikler yeterli olur. Akciğer şarbonu, menenjit gibi ağır olgularda, kusması olan, genel durumu bozuk hastalarda damardan tedavi gerekebilir. Bu olgular dışında stabil olgularda, sosyal destek sağlanırsa hastaneye yatış ve izlem gerektirmez.

Aşılama: Hayvanlarda kullanılan aşı canlı aşı olduğundan, enfeksiyonlara yol açabilir, insanlarda kullanılmaz. Günümüzde insanlarda kullanılan şarbon aşısı, hücre içermeyen ve antijenden hazırlanan inaktif bir aşıdır. Aşının kısa aralıklarla uygulanması ve rapellerinin yapılması gerekir (0, 2, 4. haftalar ve 6, 12 ve 18. aylar). Aşıya ilişkin herhangi bir yan etki şimdiye kadar bildirilmemiştir.

Korunma: Ağıl ve ahırlardaki hayvanların hastalıktan korunması insanlardaki olguları da yok edecektir. Şarbon hayvanları çok kısa süre içinde öldürür. Böyle şüpheli bir durumla karşılaşan çiftçi hemen yasal mercileri ve veterineri haberdar etmek zorundadır. Toprağa ne kadar az basil teması olursa hastalıktan o kadar korunmuş olacaktır. Çalışanların koruyucu elbise giymeleri de önemlidir.

Avustralya’da ölen hayvanın mümkünse yakılarak öldüğü yere gömülmesi, bölgenin %10 formalin ile ilaçlanması önerilmiştir. Sürüdeki tüm hayvanlara profilaktik depo antibiyotik verilmesi de uygundur. Antibiyotik ile aşılar aynı zamanda verilmemelidir. Karantina en az 20 gün sürmelidir. Etkilenen bölgeden birkaç km uzaktaki diğer çiftliklerdeki hayvanlar da şüpheli kabul edilmeli ve aşılanmalıdır.

Şüpheli çiftlikteki hayvanlardan alınan sütün riskli olduğu düşünülmemektedir.

Hastaneden/Acil servisten taburcu edilen şarbon olgusunun tekrar başvurması hangi durumlarda uygundur?

Kullanılan ilaçlara ait yan etkiler, yakınmaların tekrar başlaması, ateş, geçmeyen şiddetli karın ağrısı, solunum zorluğu, aşırı uyku hali, bilinç bozukluğu özel dikkat gerektirir. Bu şekilde beklenmedik kötüleşme görülen olgular zaman geçirmeden tekrar başvurmalıdır. İzlem için enfeksiyon, iç hastalıkları, dermatoloji veya göğüs hastalıkları poliklinik kontrollerine gelinmesi de önemlidir.

Paylaş

Bir cevap yazın

*