RADURA – RADYASYONLA GIDA IŞINLANMASI ZARARLI MIDIR?

Geçen gün bir gazetenin internet sitesinde radyasyonla ışınlanan gıdaların insan sağlığı üzerindeki etkileri konusunda tüketicileri uyarmak; daha doğrusu peşin olarak “tehlike” olarak damgalamak üzere bilimsel dayanağı olmayan bir haberle karşılaştım.

Mesleki kariyeri radyasyon ile ışınlanmaların sağlık etkileri olan bir radyobiyolog doktor olarak bu konudaki bilgilerimi ve görüşlerimi paylaşmak istedim.

Radyasyondan korunma uzmanlarının ve sorumlu resmi makamların halka radyasyonu anlatma konusunda her zaman sıkıntısı olmuştur. Geçmişte iyi yönetilmeyen radyasyon kazalarının da buna katkısını göz ardı edemeyiz. Radyasyondan insanları korumaya çalışırken “radyasyonu korumak” ile itham edilirler.

Sağlık ile ilgili en küçük endişede hastaneye koşar, çocuklarımıza dahil bir dolu röntgen, bilgisayarlı tomografi çektirirken bunun fayda, zarar oranını hiç sorgulamayız. Buna karşılık belki de en güvenli kullanım alanlarına karşı aşırı hassas, şüpheci yaklaşırız.

Tüketicilerin sorması gereken sorular nelerdir?

Radyasyondan korunmada ilk sorulması gereken soru şudur: Gerçekten radyasyon kullanmak gerekli mi? Başka bir yöntemle aynı sonucu, daha güvenli olarak elde etmem mümkün müdür?

Radyasyon yerine daha güvenilir bir uygulama varsa onu kullanmak önerilir. Örneğin, tanı için aynı sonucu verecek ise Bilgisayarlı Tomografi yerine Manyetik Rezonans/USG kullanılması gibi

Radyasyon kullanılan yöntem diğerlerine göre daha güvenilir, sağlıklı sonuçlar veriyorsa, bu durumda bazı temel korunma faktörleri dikkate alınarak kullanılır.

Radyasyonun fiziksel formuna, aktivitesine bağlı olarak gerek çalışanlar ve gerekse toplumun biyolojik doz yükünü mümkün olan en alt seviyede tutmak üzere; mesafe, zaman, zırhlama, doz sınırlamaları vb.

Gıdaları neden ışınlıyoruz?

Ürünleri kaynağında satın alma ve hemen tüketme şansımız yok. Ülkenin hatta dünyanın bir ucundan taşınan yiyeceklerin market raflarına ve tüketiciye ulaşmaları sırasında oldukça uzun bir süre geçebilmekte ve bu arada gıdada insan sağlığına zararlı olabilecek birçok bozulmalar oluşabilmektedir.

 Işınlama sağlığa zararlı mı? Evet, mikroorganizmaların sağlığını olumsuz etkiliyor!

Gıdalarda bozulmaya sebep olan mikroorganizmaların (algler, protozoonlar, funguslar, bakteriler ve virüsler) ve diğer biyokimyasal olayların miktar ve faaliyetlerinin engellenmesi, azaltılması, yok edilmesi, gıdaların raf ömürlerinin uzatılması, olgunlaşma süresinin kontrolü veya müteakip işlemlerdeki istenen değişiklikleri sağlamak amaçlarından biri veya birkaçı için belirlenmiş ışınlama dozunda, uygun teknolojik ve hijyenik koşullarda yapılmaktadır.

Bu esnada ışınlanan maddeler hiçbir şekilde radyoaktif hale dönüşmemekte, radyasyon yaymamakta ve kesinlikle içlerinde kalıntı oluşturmamaktadır.

Ülkemizde gıdalar arasında en çok baharatlar ışınlanmakta, kırmızı/beyaz et, deniz mahsulleri gibi ürünler donmuş olarak ışınlanmaktadır.

Ülkemizde 2 adet gama ışınlama tesisi bulunmaktadır. Bunlardan ilk, 1993 yılında endüstriyel alanda tek kullanımlık tıbbi malzemelerin sterilizasyonu amacıyla Türkiye Atom Enerjisi Kurumu’nun (TAEK) Sarayköy yerleşkesinde kurulmuştur.  Diğeri ise 1994 yılında özel sektör tarafından Tekirdağ Çerkezköy’de kurulan Gamma -PAK gama ışınlama tesisidir.

Dünyada Gıda Işınlanması ne durumda?

Gıda ışınlaması günümüzde 60’dan fazla ülkede onaylanmış ve dünya genelinde yılda yaklaşık 500 bin tonluk ışınlanmış gıda ürününün ticareti yapılmaktadır. Dünyada en çok araştırılmış, güvenirliliği ve etkinliği kanıtlanmış bir gıda koruma ve işleme teknolojisidir. 30-40 yılı aşkın çalışmaların ardından 1980’li yıllarda Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ve Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (IAEA) tarafından oluşturulan uzmanlar komitesi ışınlanmış gıdaları tüketmenin güvenli olduğuna ilişkin verdiği kararın ardından bu yöntem tüm dünyaya yayılmıştır.

Ülkemizde ise 6 Kasım 1999 tarihli (Sayı:23868) Resmi Gazete ’de yayınlanan Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı’nın “Gıda Işınlama Yönetmeli”ğine göre izin verilen gıda grupları listelenmiş ve hangi doz aralıklarında ışınlanabilecekleri belirtilmiştir.

Gıda Işınlanmaları ne kadar güvenli? Tüketiciler açısından önemi nedir?

Besin zincirinin her kademesi özen isteyen ve bedelinin, sağlığın kaybı, kanseri teşvik etme,  zehirlenmeler ve ölümler ile ödendiği bir konudur.

Sağlıklı gıda üretimi için hava, toprak, suyun temizliğinin korunması kadar,  tohumdan, büyüme evresinde kullanılan kimyasallara kadar her aşama önem kazanmaktadır.

Gıdaları taze üretildiği yerde ve hemen tüketme şansımız olmadığı durumlarda, ambalajları içinde evimize gelinceye kadar geçirdikleri sürecin güvenilir olması tüketicilerin sorgulaması gereken bir konudur. Ayrıca bağışıklık sistemi sorunları olan kişilerin diyeti için de özel bir öneme sahiptir.

 Radyasyonla sterilizasyon yönteminin güvenilirliğini sorgulayacak olursak; Ürünler kendi orijinal ambalajları içerisinde koli, karton varil, torba içerisinde işlem görmektedirler.  Radyasyon kaynağı paslanmaz çelik borular içerisinde bulunmakta, bu kaynaktan çıkan ışınlar ürünler İçerisinden geçerken canlı organizmaların DNA’sını tahrip etmek suretiyle bunları bertaraf etmektedirler.

Tıpkı Röntgen filmi çektirir gibi veya hava meydanlarında X-ışınları ile bavul güvenlik taraması yapıldığı gibi ışınlanan ürünler radyoaktif veya radyasyonlu hale gelmez.

Radyasyonla steril edilmiş bir gıdayı yediğinizde mutasyona uğramazsınız.  Gıdalar için olduğu kadar tesislerde çalışanlar içinde yüksek güvenlik standartları söz konusudur. Işınlama odasından cihaz çalışırken kontrol odası ve çalışma alanlarına radyasyon sızıntısı olmayacak şekilde tasarlanmaktadır.

Işınlama tesisleri radyoaktif atık üretmez.

Işınlama tesisleri çalışmaları esnasında: Katı, sıvı veya gaz atık üretmeyen yüksek basınç, ısı ve gürültü meydana getirmeyen çevre dostu tesisler olarak tanımlanır.

Özetleyecek olursak

Klasik kuru ya da nemli sıcaklık gibi yöntemlerin çoğu gıdaların tat, koku vs gibi özelliklerinde bozulmalara yol açtığı için sterilizasyonda kullanılamamaktadır. Soğuk bir yöntem olan Etilen Oksit(EtO)  gazı kullanımı ise; Ürünler üzerinde kalıntı bırakması, işlem kontrolünün birçok parametreye bağlı olması, ayrıca çevre sorunları yaratması nedeniyle birçok ülkede çok kısıtlanmış veya yasaklanmıştır.

Radyasyon (gama, elektron demeti, x-ışınları) sterilizasyonu,  ürünler üzerinde kalıntı bırakmaması, çalışanlar ve çevre için son derece yüksek güvenlik standartlarına erişmesi, ürünlerin geçirgen olmayan ambalajlarda ve kolilerde işlem görmesi gibi avantajları ile gıdada en çok tercih edilen sterilizasyon yöntemi haline gelmiştir.

Hızla artan dünya nüfusunun sağlıklı beslenmesi için önemli katkılar yapmaktadır. Gıda zehirlenmelerine neden olan hastalık yapıcı mikroorganizmaları zararsız hale getirmektedir. Taze meyve ve sebzeler, patates, soğan, hububat, öğütülmüş hububat ürünleri, kabuklu yemişler, yağlı tohumlar, baklagiller, kurutulmuş sebzeler, kurutulmuş meyveler, taze ve dondurulmuş çiğ balıklar, kabuklu deniz ürünleri, beyaz ve kırmızı et ürünleri, kuru sebzeler, baharatlar, kuru otlar, çeşniler ve bitkisel çaylar; Olgunlaşmayı geciktirme, böceklenmeyi önleme, raf ömürlerini uzatma, karantina kontrolü, mikroorganizmaları azaltma, bazı patojenik organizmaları yok etme, paraziter enfeksiyonları kontrol altına alma ve küf kontrolü için 1 ila 10 kGy arasında değişen dozlara maruz bırakılmaktadır.

WHO (Dünya Sağlık Organizasyonu) raporunda; radyasyonla pastörizasyonun gıda bileşimi üzerinde insan sağlığını etkileyecek her hangi bir toksikolojik değişime neden olmadığı, tüketicinin mikrobiyolojik açıdan riskini artırmadığı ve gıdaların besleyici değeri üzerinde bireylerin ya da toplumların beslenme yetersizliğine yol açacak şekilde bir kayba yol açmadığını beyan etmiştir.

Soğuk pastörizasyon, gıdaların bozulmasına neden olan ve insanlarda hastalıklara yol açan mikroorganizmaların azaltılması veya yok edilmesini sağlarken duyusal kaliteyi de korumaktadır. Gıda kaynaklı hastalık ve zehirlenmeler ile ilgili çok fazla sorun yaşayan tüketiciler artık geleneksel yöntemlerin her zaman yeterli olmadığını, kimyasalların kullanımının da zararlı olduğunu anlamış ve yavaş yavaş soğuk pastörize edilmiş gıdalara yönelmeye başlamıştır. Özellikle satın aldığı gıdada radura sembolünü aramaya başlamıştır.

 

Son söz olarak;

Radyasyonunun biyolojik etkileri konusundaki tecrübelerimden yola çıkarak; su içeriğine göre uygun dozda ışınlanmış bir gıdanın tüketilmesinde, radyasyona maruz kalma nedeniyle kısa veya uzun vadede sağlık açısından bir risk söz konusu olmadığını söyleyebilirim. Aksine üreticiden-tüketiciye ulaşıncaya kadar içinde var olan mikroorganizmaların çoğalması kısa vadede zehirlenmeler ve uzun vadede kansere kadar birçok olumsuz etkiye sahip olabilecektir.

Radyasyonla ışınlanmalar için en büyük risk,  gerekliliği kesin olmayan ve yeterli güvenlik önlemleri alınmadan yapılan tıbbi uygulamalardan (girişimsel radyoloji gibi)  kaynaklanmaktadır. Hekimlerimizin, diğer ilgili sağlık çalışanlarının ve toplumun özellikle bu konuda daha duyarlı olmasına ve bilinçlendirilmesine büyük ihtiyaç bulunmaktadır.

Dr. Deniz ÖNER

Radyobiyolog

 

Tüketici Sorunları Derneği (TUSODER) Sağlık ve Gıda İşl. Sor. Gen. Bşk. Yrd.

Radyasyon Kazalarının Yönetimi ve Biyolojik Doz Tayini uzmanı

Radyasyon Güvenliği Kültürü eğitmeni

Bütünsel Sağlık konusunda Yazar

 

Paylaş

Bir cevap yazın

*