Bir çiftin bebek sahibi olacağı haberini almasının hemen ardından herkesi büyük bir heyecan sarar. İlk günlerin geçmesi, bebeğin sağlıklı olduğunun netleşmesi üzerine merak edilen tek bir soru vardır: Bebek kız mı, yoksa oğlan* mıdır? Bunun belirlenmesiyle birlikte 9 ay 10 gün sonra dünyaya gözünü açacak olan minik insan için hazırlıklara başlanır. Peki bebeğin eşyaları kız ise pembe, erkek ise mavi mi olacaktır?
Bu sorunun cevabına birçok kişinin “evet” denildiği düşünülse de, gerçek bundan biraz farklıdır. Piyasadaki bebek ürünlerinin pembe veya mavi olarak belirlenmesi, cinsiyetçi bir pazar oluşturulması 1940’lara dayanır. “Pembe kızlar, mavi oğlanlar içindir” önyargısı o dönem oluşturulan, satıcıların daha fazla ürün satabilmesi üzerine kurulu bir satış stratejisidir. Bu düşünceyle, insanların inanç sistemlerine temelsiz bir cinsiyet algısı yerleştirilmiştir. Buna göre, “renk cinsiyetçiliğini yapan en temelde ebeveynlerdir” anlayışı aslında bir yanılmasadan ibarettir. Piyasa şartlarına bağlı tüketici ebeveynler ve yakınlarının satılan renklerdeki ürünler dışında alabilecek geniş bir renk yelpazesi bulunmamaktadır.
Piyasada satılan anne ve bebek ürünlerine baktığınızda çoğunlukla kızlar için pembe, oğlanlar içinse maviden farklı seçeneklerle karşılaşamamaktayız. Satmak ve yeniden satmak üzerine kurulu bir pazar olan anne ve bebek ürünlerinde, bebeğin cinsiyetinin tam olarak belirlenememiş olduğu durumlarda ebeveynler mağdur olmaktadırlar. Çünkü alınan tüm kıyafetler, oda boyaları, süs eşyaları, tokalar/arabalar tam tersiyle yer değiştirmelidir. Ara renkler bulmakta zorlanan anne ve baba adayları bebeklerinin cinsiyet bilgisinin doğumdan sonra değiştiğini gördüklerinde tüm aldıkları ürünleri değiştirerek onları atıp yerine yenilerini alırlar. Bu 9 aylık maceranın bu yöndeki tüketim sorunu insanlara alacakları ürünlerin pazarlanmasından kaynaklanır.
2007’de yapılan araştırmalara göre kadınların kırmızı, pembe, lila; erkeklerin ise mavi tonlarına yatkın oldukları saptanmıştır. Bu araştırmaya göre, insanların varolmaya başladığı ilkçağlarda kadınların taze meyve sebzeleri anlamak için gelişen kırmızı renk tonlarına eğilim durumları bu durumun kültürel değil, tamamiyle doğa tarafından belirlendiğini, eski kalıtım özelliklerinin bir yansıması olduğu savunulur. Bu durum, tüketim çılgınlığı yaratmak isteyen satıcıların işini kolaylaştırır. Böylece satıcı cinsiyetlere göre ambalaj ve ürünler hazırlayarak ürün satışlarının artmasını sağlar.
Bir tüketici olarak bu pazarlama stratejilerinin farkında olmalı ve bize sunulan ürünleri değil, ihtiyacımız olanı talep etme eğiliminde olmalıyız. Gitgide çılgınlığa dönüşen tüketim alışkanlıklarımızı bir kenara bırakarak dünyaya gözlerini yeni açmış olan bebeklerimizi de daha baştan “alışverişkolik” olmaktan uzak tutmalıyız.
Ümmühan Bektaş
Sekreter Üye
*Oğlan, erkek çocuğu anlamında kullanılmıştır.
Kaynakça:
1) Hurlbert, Anya C.; Ling, Yazhu. “Biological Components of Sex Differences in Color Preference” (21 Ağustos 2007) 8 Şubat 2016.
<http://www.cell.com/current-
2) “Why girls ‘really do prefer pink'” (21 Ağustos 2007) 8 Şubat 2016.
<http://news.bbc.co.uk/2/hi/
3) Nigro, Michael; Nelson, Trey; Crowell, Jeremiah, yön. “Brain Games” Oyun. Silva, Jason. National Geographic Television, 2011-2014.
4) “Renklerin Psikolojij Etkileri” 8 Şubat 2016.
<http://www.kigem.com/
5) Pınar. “13 Maddede Ne Zamandan Beri Kızlar Pembe Erkekler Mavi Giydiriliyor”(1 Eylül 2015) 8 Şubat 2016.
<http://onedio.com/haber/13-