Yargıtay Hukuk Genel Kurulu
Esas : 2013/1917
E. Karar : 2015/1258
K. Tarih : 22.04.2015
MAHKEMESİ : Eskişehir 4.Asliye Hukuk Mahkemesi (Tüketici Mah.sıfatıyla)
TARİHİ : 16/07/2013
NUMARASI : 2013/368 E-2013/443 K.
“İÇTİHAT METNİ”
Taraflar arasındaki “tapu iptali ve tescil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Eskişehir 4.Asliye Hukuk Mahkemesince (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla) davanın kabulüne dair verilen 08.05.2012 gün ve 2011/496 E.-2012/153 K sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13.Hukuk Dairesi’nin 19.11.2012 gün ve 2012/17127 E.-2012/25981 K. sayılı ilamı ile; (…Davacı, TOKİ Kentpark Konakları olarak adlandırılan toplu konut projesi kapsamında davalı idare temsilcisinden 04.10.2010 tarihinde bağımsız bölüm satın aldığını, taşınmaz satış sözleşmesinin A.Madencilik Emlak Taahhüt Ticaret ve Sanayi Ltd. Şti ile imzaladığını, Ankara 41. Noterliği’nin 08.11.2005 tarihli Eskişehir Konutları Arsa Satışı Karşılığı Gelir Paylaşımı İşine Ait Sözleşme içeriğine göre dava dışı A. İnşaat Taahhüt Ticaret ve Sanayi Ltd Şti’nin davalı idarenin temsilcisi olduğunu, A. Ltd. Şti. ile A. Ltd Şti’nin ortaklarının aynı kişiler olması sebebi ile kardeş şirketler olduğunu, bu sebeple A. Ltd. Şti’nin davalının temsilcisi olduğunu belirterek dava konusu taşınmazın tapusunun başka kişiler üzerine olmasından dolayı dava konusu taşınmazın davacı adına tesciline, mümkün olmadığı takdirde ödenen 99.400,00 TL’nin faizi ile iadesini talep etmiştir. Davalı, 14.10.2010 tarihli taşınmaz satış sözleşmesinin A.Madencilik Emlak İnşaat ve Taahhüt Ltd Şti ile imzalandığını ve taşınmaz satış bedelinin de A. Ltd. Şti’ne ödendiğini, dava konusu konutun dahil olduğu projeye ilişkin olarak “Eskişehir Konutları Arsa Satışı Karşılığı Gelir Paylaşımı İşine Ait” sözleşmenin ise idare ile dava dışı A. Ltd. Şti arasında imzalandığını, yüklenicinin A. Ltd. Şti. olmadığını, davacının satış sözleşmesi imzalamış olduğu ASB Ltd. Şti. ile herhangi bir hukuksal ilişkisi olmadığını, her iki şirketin farklı tüzel kişiliği olması sebebi ile davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Dava, 4077 Sayılı Yasa’ya istinaden açılan satın alınan taşınmazın tapusunun iptali ile tescili mümkün olmadığı takdirde ödenen bedelin iadesi davasıdır. 04.10.2010 tarihli taşınmaz satış sözleşmesi davacı ile dava dışı A. Madencilik Emlak İnşaat Taahhüt Tic. Ve San. Ltd. Şti. arasında yapılmış olup taraflar arasında düzenlenmiş başkaca bir sözleşme bulunmamaktadır. Davacının dava dilekçesinde belirtiği Ankara 41.Noterliği’nin 08.11.2005 tarihli Eskişehir Konutları Arsa Satışı Karşılığı Gelir Paylaşımı İşine Ait Sözleşme ise dava dışı Al-Reş İnşaat Taahhüt Ticaret ve Sanayi Ltd. Şti. ile TOKİ Başkanlığı arasında imzalanmıştır. Bu durumda davacı aralarında hukuki ilişki bulunmayan davalı idareden herhangi bir talepte bulunamaz. O halde mahkemece husumet yönünden red kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir…) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: Dava; 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’dan kaynaklanan tapu iptali ve tescil, mümkün olmadığı takdirde ödenen bedelin iadesi istemine ilişkindir. Davacı vekili, müvekkilince davalı idare temsilcisinden TOKİ Kentpark Konakları olarak adlandırılan toplu konut projesi kapsamında satın alınan bağımsız bölümün tapusunun müvekkili adına tescilini, eğer bu mümkün olmazsa müvekkilince ödenen satış bedelinin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, dava konusu konutun dahil olduğu projeye ilişkin “Eskişehir Konutları Arsa Satışı Karşılığı Gelir Paylaşımı İşine ait” noter onaylı sözleşmenin müvekkili İdare ile dava dışı A. İnş. Taah .Tic. ve San. Ltd. Şti. arasında imzalanmış olup, dava dışı A. Madencilik Emlak İnş. Taah. Tic. ve San. Ltd. Şti.nin bu sözleşmede yüklenici firma konumunda bulunmadığını, her iki şirketin ayrı tüzel kişiliğe sahip olduğunu, satışların yüklenici adına yapılması nedeniyle, satış esnasında alıcılar ile yüklenici arasında imzalanan satış sözleşmelerinin de yüklenici tarafından düzenlenip müvekkilince onaylanmadığından müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını belirterek davanın husumet yönünden reddini savunmuştur. Mahkemece, davalı idarenin inşa edilen konutları arsa satışı karşılığı gelir paylaşımı sözleşmesi ile dava dışı yüklenici A. İnş. Taah. ve San. Ltd. Şti.’ne verdiği ve aynı zamanda bu şirketi temsilci olarak atadığı, yapılan konutların satış ve pazarlama işlerinin bu şirket ile halen tapuda malik gözüken dava dışı A.B Madencilik Emlak İnş. Taah. Tic. ve San. Ltd. Şti. tarafından yapıldığı, davalı idarenin bu proje kapsamındaki tüm işleri denetlediği, davalı ile tapuda malik gözüken şirket arasında hukuki ilişkinin mevcut olduğu, davacıya davaya konu yeri satan şirketin davalı adını kullanarak bu yeri sattığından bahisle davanın kabulü ile 99.400,00 TL’nin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline dair verilen karar, davalı vekilinin temyizi üzerine, Özel Dairece, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmuş, davacı vekilinin karar düzeltme talebi reddolunmuştur. Mahkemece, önceki gerekçeler genişletilerek direnme kararı verilmiş, direnme kararı davalı vekilince temyiz edilmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; taraflar arasında hukuki bir ilişkinin olup olmadığı ile varılacak sonuca göre davacının davalı idareden herhangi bir talepte bulunup bulunamayacağı noktasında toplanmaktadır. Bilindiği üzere, hasılat paylaşımlı inşaat sözleşmelerinde, arsa sahibi tarafından yerin zilyetliği veya mülkiyeti yükleniciye inşaat yapması, satması, pazarlaması için devredilmektedir. Yüklenicinin borcu ise eseri meydana getirip iyi bir pazarlamayla satıştan elde edilecek yüksek geliri sözleşmede kararlaştırılan oranda arsa sahibine ödemektir. Uygulamada bu tip sözleşmelere dayanılarak üretilen konutlardan taşınmaz satın alan tüketicilere, yüklenilen edimin yerine getirilmemesi ve bu sebeple sözleşmeden dönülmesi karşısında tüketiciler mağdur olabilmektedir. Kanuni tipe uygun olmayan atipik bir karma sözleşme ile üretilen konutun hukuki ya da fiili teslimatının olmaması ya da ayıplı çıkması halinde satın alan tüketicinin arada sözleşme ilişkisi olmayan arsa sahibine dava açıp açamayacağı veya arsa sahibinin seçimlik haklardan sorumlu olup olmayacağına gelince, hemen belirtilmelidir ki gelir paylaşımı esasına dayalı inşaat sözleşmelerine istinaden üretilen konutla ilgili satış dahil her türlü yetkinin yükleniciye verilmesi, yüklenicinin ise malın pazarlanması için başka şirketlere ister tapu devrini gerçekleştirsin isterse gayrimenkul satışyetkisini içeren vekaletname versin, bu yetkiye istinaden şirketin dilediği tüketiciye veya başka tüzel kişilere konutu devretmesi, arsa sahibini sorumlu olmaktan kurtarmaz. Zira 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 11. maddesi ile malın ayıplı olduğunun anlaşılması durumunda tüketiciye tanınan tüm haklardan olmasa bile tüketicinin aynen ifaya veya sözleşmeden dönmesi halinde peşin yatırılan bedelin iadesine yönelik isteklerinden üreticinin (arsa sahibi) sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Tüketici hukukunda, tüketicinin korunması asıldır. Bu nedenle, konut üreten herhangi şirket ya da kamu kuruluşunun güvencesi altında yapıldığı izlenimi verilerek, alıcılarda bu algıyı uyandıracak şekilde ve bu doğrultuda ilan, reklam, kampanya. broşür gibi enstrümanlar kullanılarak tüketicilerin konut edinme iradesine etki edilmesi halinde, kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca arsa sahibi olan kamu kuruluşunun akdi sorumluluğu bulunmasa da yukarıda açıklanan nedenlerle gerek özel yasa olan 6502 sayılı Kanun’un ilgili hükümleri gerekse Türk Borçlar Kanunu’nun sorumluluğa ilişkin hükümleri nazara alındığında tüketicinin ifa edilmeyen sözleşme uyarınca zarar kalemlerini bu kamu kuruluşundan isteyebileceğinin kabulü gereklidir. Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde, davalı arsa sahibi idare ile dava dışı yüklenici şirket arasında imzalanan “Arsa Satışı Karşılığı Gelir Paylaşımı İşine Ait Sözleşme”uyarınca üretilen konutlarla ilgili satış dahil bir kısım yetkilerin yüklenici şirkete verildiği, bu yüklenici şirket tarafından dava konusu taşınmazın gerçek ya da tüzel kişilere devri veya pazarlanması için dava dışı diğer bir şirkete devredildiği, davacı tarafından da bu şirketten dava konusu taşınmazın satın alındığı, her ne kadar dava konusu taşınmazın satışına ilişkin sözleşmede davalı idare taraf değilse de yukarıda yapılan açıklamalar dikkate alındığında arsa sahibi davalı idarenin davacı tüketicinin taleplerinden sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Hal böyle olunca, mahkemece, yukarıda açıklanan yasal düzenleme ve ilkelere uygun değerlendirme yapılarak davanın kabulüne karar verilmesi ve bu kararda direnilmesi usul ve yasaya uygun olup; davalı vekilinin işin esasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
S O N U Ç : Yukarıda gösterilen nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 13.HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 22.04.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.